Bowen Aile Sistemleri Kuramı nedir?
Bir psikiyatrist olan Murray Bowen (1913-1990) tarafından ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımın, aile sistemleri kuramları arasında en şık kuramsal yapıya sahip olduğu yaygın bir şekilde kabul edilmektedir (Gurman ve Kniskern, 1981).
Bowen Aile Sistemleri Kuramındaki en temel kavram, kişinin kendini kök ailesinden ayrıştırmasıdır. Bowen’a göre, bu yaşayan organizmaların doğuştan getirdiği bir özelliktir ve tüm canlılar diğerleriyle beraber olma ile kendini diğerlerinden ayırma bakımından arada bir dengeyi sağlamak zorundadır (Wetchler ve Piercy, 1996).
Bowen’ın kronik kaygı olarak adlandırdırdığı bir diğer kavram, ayrıştırmayla çok yakından ilgilidir. Her iki kavram da biyolojik olarak doğan bir fenomen olarak düşünülmektedir (Friedman, 1991). Kronik kaygı hayatta kalmaya yarayan bir fenomendir ve düşünce dışıdır. Temelde organizmanın zihninde yarattığı bir tehdide karşı tepkisidir (Kerr ve Bowen, 1988).
Bowen’ a göre insan etkileşimindeki en temel öge olarak ifade edilen üçgenler, aile içindeki veya ilişkideki stres düzeyi arttığında oluşmaktadır (Kerr,1981). Üçgen oluşturma ayrıştırma ile bağlantılı olarak ortaya çıkar.
Duygusal yakınlık, bir seçimin sonucu olabilir ya da tepkisel olarak ortaya çıkabilir. Görece kendini ayrıştırmış olan insanlar, pek çok şeyle meşgul olduğundan dolayı birisinden uzakta durmayı tercih edebilir. Ama kendini az düzeyde ayrıştırmış olanlar, kendilerini onlar için önemli olan insanlardan (ailelerinden) uzaklaştırırlar, çünkü bunlar bir ilişki içinde olmanın getirdiği kaygıya tahammül edemezler.
Bowen, Toman’ın (1961) çalışmalarından ödünç alarak, insanların ilişkiler konusundaki eğilimlerinin onların doğum sırasından etkilendiğini belirtmektedir. Bowen (1978) beklentinin dışında bir doğum sırasında dünyaya gelmenin, ailenin işleyişi ve de ayrıştırma derecesi ile ilgili bilgiler sağladığını düşünmektedir.
Bowen’a göre insan yaşamının en temel özelliği, bireysellik ve birliktelik gibi iki doğal gücün dengelemesini sağlayan ayrıştırmayı yaşayabilmesidir (Kerr,1981). Bowen, aile üyelerinin kendilerini hangi derecede ayrıştırabileceklerini çekirdek ailedeki duygusal sistem aracılığıyla yansıttıklarını düşünmektedir (Wetchler ve Piercy, 1996). Kerr ve Bowen (1988) “İnsanlar evlenmek için kendileriyle aynı derecede kendini ayrıştırmış olan insanları seçerler. Evlendikten sonra da, eşlerin ikisi birlikte çekirdek ailenin duygusal atmosferini belirleyecek olan mimarlar olarak çalışırlar. Her bir çocuk doğduğunda da onu kendi yarattıkları bu atmosferin içine yerleştirirler.” demektedirler. Üstelik bu süreç, kuşaklar boyu sürer ki; buna, kuşaklar boyunca devam ettirilen süreç denir.
Aile üyelerinin özelliklerine ve ailenin dışındaki faktörlere dayalı olarak, zamanla her ailede belli bir kronik kaygı oluşur. Toplam olarak yaşanan kronik kaygının miktarı, bu kaygıların nereye bağlandığı (üçgene, çiftler arası çatışmaya, semptomlara gibi) o ailedeki ortalama ayrışma derecesini belirler. Eğer aile çocuklardan birisinin üzerine yansıtmalar yapmışsa, daha sonra bu çocuğun ayrışma derecesi aile ortalamasından daha düşük bir yerde olacaktır, öbür çocuklar ise daha fazla kendini ayrıştırabilecektir.
Bowen Aile sistemleri kuramına göre, semptomlar bir ailenin kendisine özgü, duygusal olarak işlevlerini yerine getirme stilinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Semptomlar, sıklıkla ayrışma derecesi düşük olan ailelerde görülmektedir. Bowen’a göre ayrışma derecesi düşük olan insanlardan oluşan bir grup göz önüne alındığında, ailedeki stres düzeyi yükseldiğinde semptomlar herhangi bir üyede patlak verebilir. Fonksiyon bozukluğu, üç farklı örüntüde gözlenebilmektedir; Eşler arasındaki ilişkide çatışma, ebeveynlerden birindeki fonksiyon bozukluğu ve çocuktaki fonksiyon bozukluğu.
Bowen Aile Sistemleri Kuramının amacı ,bireye (veya bireylere) kök ailelerinden kendilerini ayrıştırırken yardımcı olmaktır. (Wetchler ve Piercy, 1996). Kerr ve Bowen (1988) Semptomları rahatlatacağı için bireyin ve/veya sistemin içindeki kaygının azaltılmasının önemli olduğunu belirtmektedirler.
Aile sistem yaklaşımında değerlendirme için formel ve informel olmak üzere iki temel teknik kullanılmaktadır. İnformel değerlendirme soruşturma yapılarak gerçekleştirilir. BASK terapisti, kişinin özelliklerini, kök ailesini, eğer varsa şu andaki çekirdek ailesini değerlendirmek üzere bir dizi soru sorar. Bu yaklaşımda yapılan bir değerlendirmede, danışanın kaygıyı bir yere bağlamak için başlıca hangi yöntemi kullandığına bakılır. BASK’da formel değerlendirme için kullanılan en temel yöntem genogramdır. Bir genogram, aile üyelerinim her birini gösteren bir aile ağacına benzemektedir, genellikle de üç kuşak üzerinde çalışılmaktadır.
BASK, diğer aile terapisi uygulamalarına göre daha uzun sürelidir. Bu yaklaşımda terapist oldukça aktiftir ama onun bu aktifliği diğer danışma yaklaşımlarında gözlenenlerden çok farklı bir şekildedir. Bir BASK terapisti, her şeyden önce “bireylerin üçgenindeki duygusal süreçten uzak durmaya çalışır (Kerr, 1981). Terapist objektifliğini korur ve duygusallaşmaz. BASK terapi, genellikle koçluk yapmak şeklinde tanımlanmaktadır (Carter ve McGoldrick, 2005). Terapist yalnızca danışana bunu başlatması için yardımcı olur ve danışan kendini kök ailesinden ayrıştırma sürecini yaşadıkça bunu sevinçle karşılar (Bowen, 1976). Carter ve Orfanidis (1976), koçluk yapmayı koçun danışanın sistemi içinde üçgen oluşturmadan onu desteklediği bir süreç olarak görmektedir.
Carter,B. ve McGoldrick,M. (2005). The expanded family life cycle. 3, 436-254. New York: Allyn & Bacon.
Carter, B. ve Orfanidis, M.M. (1976). Family therapy: Theory and practice. 193-219. New York:Garner Press/Wiley.
Friedman, E.H. (1991). Bowen theory and therapy. 134-170. New York:Brunner/Mazel.
Gurman, A. S., ve Kniskern, D. P. (1981). Family therapy outcome research: Knowns and unknowns. Handbook of family therapy, 1, 742-775.
Kerr, M. E. (1981). Family systems theory and therapy. Handbook of family therapy, 1, 226-264.
Wetchler, J., ve Piercy, F. (1996). Experiential family therapies. Family therapy sourcebook, 79-105.